Bunu bizzat deneyimlemiş veya halen yaşıyor olabilirsiniz.
Yargılama sistemleri acımasızca her iki taraf için de çalışır.
Rahatsızlığın seviyesine göre şirket içi konuşmalara, iş yapışa ve huzura yansır.
Karşılıklı anlayış veya empati çabaları tamamen biter, ortam gizli veya açık bir savaş alanına döner.
Eskiden çalışma hayatımda, şimdi ise hem koçluk görüşmeleri hem de eğitimlerde bu savaş alanlarını fazlasıyla gözlemledim.
Alanları tanımak ve “Savaş Alanına Girmemek” diye bir kavram oluştu.
Bu kavram üzerinden koçluk, tetik ve aynalama çalışmaları yaptığımızda kişiler üzerinde, dolayısı ile iş ve şirket kültürü üzerinde çok pozitif etkileri olduğunu gördüm.
Her tetiklendiğinizde bir savaş alanı açarsınız. Karşılıklı kılıçlar çekilir.
Bu alanı gördüğünüzde ve girmeyi reddettiğinizde ise karşınızdaki alana girer ve sadece kılıcını sallar. Siz alana girmediğinizde ise sadece kılıç sallayan birini, doğal ve sakin bir duruşla (ukalalığı veya hakkını aramamayı kastetmiyorum) seyredersiniz.
Hemen tepkisel olmadan huzurlu bir duruştur bu. Sisteminiz dışarıdan hack’lenmemiştir.
Karşıdaki kılıcını sallar sallar sonra yorulur, ilkel beyin devreden çıkmaya başlar, top frontal kortekse, ön beyine gittiğinde “ben napıyorum, cozuttum galiba” sorgulaması başlar ve en sonunda durulur, hatta bazen biraz fazla ileri gittim diyerek mahcubiyet içinde özür bile diler.
İnsanların “savaş alanlarına” girdikleri yerler değişir, herkesin tetiklendiği alan ve dozaj farklıdır.
Kendinizi bir bilgisayar sistem olarak düşünün.
Sisteminizin dışarıdan hacklenmesine siz izin veriyorsunuz
Sisteminizi tanıdığınızda ise hikaye değişiyor, en özet anlatımı bu.
Sadece iş değil özel hayata dair en çok tetiklendikleri insanlarla bile (kayınpeder, eş, arkadaş …) artık çok rahatım diyen bir çok kişiden geri bildirim aldım.
Hatta “Nasıl bu kadar değiştin? Sakinleştirici, Passiflora mı alıyorsun?” gibi söyleyenler de çok olmuş.
Tetik ve aynalama çalışmalarını yapma şansınız yoksa eğer, şirketinizde departmanları bir araya getirecek toplantılar yapabilirsiniz.
Bu toplantılarda
“Bir Günü nasıl geçiyorlar, işte en çok hangi konu onları zorluyor, en çok ne mutlu ediyor, en çok ne mutsuz ediyor?” gibi konuları ayda bir görüşürseniz, en azından insanların birbirlerini daha iyi anlamalarını ve daha fazla karşılıklı anlayışın biraz olsun gelmesini sağlanabilirsiniz.
Zamanında denediğim ve ne kadar güzel bir etki yarattığını görebildiğim için bunu rahatlıkla tüm şirketlere tavsiye edebiliyorum.
“Zihin düşüncelerden ve yargılardan arındığında sessizleşir ve bir ayna olur.
Ancak ve ancak o zaman herşeyi gerçekten olduğu gibi görebiliriz”
Timothy Gallwey
İş Hayatında Zihin Oyunları